TURİZMCİ GENÇLERİ ÜMİTLİ UFUKLAR BEKLİYOR
zafer@cengiz.gen.tr 09.02.2018 ‘PULSE Özgün Makale’ Referanslı Kullanılır!
Türk Turizmi’nin henüz çok genç ‘yepyeni bir sosyo-ekonomik endüstri’ olduğunu düşünerek, bugüne kadar geçen yılların da ‘gençlik ve buluğ çağı’ paralelinde değerlendirilmesi gerekiyor. Anadolu’muzun sıra dışı özellikleri nedeniyle ‘her türlü çağdaş turizm çekicilikleri’ yanında Kıta’sal konumu ve iklim şartları gibi ilave özellikler, gerçekten Çağdaş Turizm için tükenmeyen cazip imkânlar oluşturuyor.
Son 50 Yılda geçirilen heyecanlı maceraları da, bu güzel potansiyelin geleceğinde değerlendirebileceği ‘olgunluk dönemi kazanımları’ olarak görmemizde hiçbir sakınca yoktur.
Bu yaklaşımla ‘önümüzdeki 30 yıl boyunca’ normal koşullarda önü açık ve çok başarılı bir geleceği olan, üniversiteden yeni mezun olma eşiğinde bulunan turizmde, dönemsel bunalımlardan arınmış olarak geleceğin ufuklarına iyimser beklentilerle bakmak lazım. Bunu yaparken elbette ‘pembe hayaller’ kurmaktan çok, mevcut sorunların özüne inerek ‘durumu görebilmek’ ve gerçekçi beklentiler kurgulamak gerekiyor.
İşte bu yazımız da “turizm endüstrisine ‘girmiş veya girecek olan gençlerimize’ turizmin içinde bulunduğumuz bunalımlı dönemindeki ‘kafa karıştırıcı günlük aktüalite bilgi ve görüşlerinden çok ötede’ Makro Analiz bakışla derlenen görüşlerle” ve ‘turizmin henüz fazla bilinmeyen’ gerçekleriyle özlü bilgi demeti ve geleceğe bakış yorumları ile birlikte sunmayı hedefliyor. YANİ: Yıllardır turizm piyasasına yön vermeye gayret ettiğimiz stratejik bakış ve analizlerimizi, içinde bulunduğumuz kesitte toparlayıp “geleceğe dönük özet ve basit bir dosya” ile Genç’lerimizin bilgi ve dikkatlerine sunuyoruz.
Bu özet makalemizi sevenler, buna paralel EK olarak yayınlanan 8 sayfalık özgün Raporumuza ayrıca hemen göz atarak, ‘Turizm Piyasası’nın ana eksiği’ olan dar Mikro bakışla ‘ormanda yaşayarak ağaçlara toslamak yerine, ormanı görerek nerede ve nasıl yaşadığını anlayacak’ Makro bakış ve yorum yaklaşımlara da ‘basit ve zevkli bir şekilde yenilikçi farkındalık bilgileri alabilme’ fırsatları bulacaktır.
ULUSAL TURİZMİ EKSİK GÖREREK AKSAK KULLANIYORUZ
Türk Turizminin çarkları 40 yıl önce hazırlandı ve 30 yıldır dönüyor ama son 15 yıldır da niyet edilen ‘toparlanma atılımları’ bir türlü hayata geçemediği için, son yıllarda iyice paslanmış durumda.
Bu haliyle de ‘iki yıl önce karşılaşılan Uçak ve Darbe Krizleri nedeniyle’ şu dönemde tüm üretim ve verim dibe vurmuş durumda. Fakat çarklar yerindedir ve hızlı bir onarımla tekrar hizmete girerek, eski veriminden daha da ötede performans sağlayabilmek için ‘planlı ve kararlı çalışmalar yapılması’ yeterlidir. ÇÜNKÜ- Elimizdeki Anadolu değerlerimizin ‘petrol bitse de turizm üretiminin sürekli gelişeceği’ kıymetli milli cevher olduğunu bilmek bile yeterlidir.
Turizmin genel kurgusunda, hızlı gelişme dönemine bağlı olarak yapılan ciddi gaflar var. Bugün bunların ülke turizmine olumsuz etkileri herkesce kabul edilse bile ‘özellikle kıyılara yoğunlaşan bölgesel gelişme öncelik tercihindeki hataların tamiri için 10-15 yıllık ciddi süreler gerekiyor. Bu hata paralelinde ‘Anadolu’nun asıl öne çıkan değeri olan Kültür boyutu’ ihmal edilip tatil turizmine yüklenilmiş ve her rakip yöre ve ülkede bolca bulunan bu ürün nedeniyle de Ülke turizminde fiyatlar sürekli düşmüştür. Bugün tekrar ele alınarak ‘turizmin çeşitlendirilmesi başlığıyla’ yeniden keşfedilme ve hareketlendirme niyetlerine girilen bu alanlarda, piyasada bolca Söylem ve çok az Eylem görülmektedir.
Öte yandan, yıllarca kısıtlı pazarlara ve tekdüze ürün çeşidine kendini mahkûm ederek ‘değişime ayak uyduramamış olan turizm yapısı’ bugün bu hataların acısını ciğerinde duyuyor.
Bölgelerde ve Yurtta ortaya çıkan teröre bağlı huzursuzluklar ve siyasi gerilerle çaptan düşerek eldeki ‘abone turistleri hızla kaybeden’ turizm camiası, bu dönemde yeni pazarlar bulmanın ve eskiyen çarkları da acilen tamir etmenin çarelerini aramaktadır ve er geç de bulunacaktır. Fakat bu konularda PAZARLAMA ve TANITMA alanlarında uzman ‘ihtisas kurumu olan TÜRSAB’ın aksaması’ gerçekten çok üzücü büyük bir yapısal ve örgütsel teknik kayıp olarak ‘sineye çekilerek’ yaşanmaktadır.
Turizmde toparlanma atılımı konularında en önemli iki unsur;
(1) Plansız gelişmeyle heba edilse de, Temel turizm cevherlerimiz tükenmemiş olarak elimizdedir ve
(2) Küresel sorunlara rağmen, Dünya Turizmi çok sağlıklı bir şekilde sürekli gelişmeye devam ediyor.
YANİ: Turizmde etkin olan ‘temel altyapı değerleri ve genel piyasa şartları’ bozulmadığı sürece, karşılaşılan her türlü sorunların ve engellerin aşılması mümkündür. Zira ‘hızla 1,5 Trilyon Dolarlık rekora koşan’ dünya turizmi pastasında %1 hissesine 10 yıl önce erişen Türk Turizmi’nin hisse değeri yıllık gelir olarak 150 Milyar Dolar’dır ve bunun henüz üçte ikilik olan 100’lük kısmına erişmeye gayret ediyoruz.
Diğer önemli bir ölçüt ise Dünya turizm gelirlerinin yıllardır dörtte bir pasta payını alan ‘Akdeniz HAVZA Ülkeleri’nin Avrupa’sında yer alan Fransa, İspanya ve İtalya gibi rakip 3 Ülkenin gelirlerinin %10 düzeyinde ve bizim 10 katımızdan fazla durumda olmasıdır. Henüz kullanılmamış olan Anadolu Değerlerimizi devreye soktuğumuzda, ülke bazında %3’lük düzeye değilse de %2’lik düzeye gelmemiz halinde, her yıl artma potansiyeli olan 300 Milyar Dolarlık yıllık turizm gelirlerimiz ufukta bizi bekliyor. Mevcut durumda ise, 35 Milyara çıktık diye Şampiyonluk taslayarak gezinmiş bir Ülkeyiz.
Ayrıca; Planlı ve istikrarlı bir gelişme stratejisinin uygulanmasıyla daha da artabilecek olan hissemizdeki binde-bir’lik ilave farkın 30 Milyar Dolarlık prim olduğunu da gözetince, rakip Akdeniz ülkeleriyle neden ve nasıl yarışmaya niyetlendiğimizi, hemen anlamaya başlayabiliriz. Bundan 15 yıl önce gündeme gelen ve 2005-2006 yıllarında teknik çalışmalarına katılarak katkılar verdiğim ‘2023 Türkiye Turizm Stratejisi için çalışıp’ sonrasında 2010’da yayınladığım 12 yıl önceki özgün Makro Turizm Gelir Ülkesel potansiyel tablomu hemen Sizlerle paylaşıyorum.
TURİZMİN 40 YILLIK GEÇMİŞ ve 20 YILLIK GELECEK RAKAMLARI: Turist Sayısı 378 Milyon (3,5 Kat ARTARAK) 1.335 Milyona (&) Turizm Geliri 275 Miyar$ dan (3,4 Kat artarak) 935 Milyara ulaşıyor.. Detaylarda da 5’er yıllık dönemler var!
Tablo*NOTU: Bundan 9 yıl önce Türk Turizmine Avrupa gözüyle bakarak ‘sağlıklı gelişme için piyasayı uyarmak için özel gayretler gösteren’ Turizmcimiz Hüseyin Baraner’in Bodrum’da düzenlediği yerel seminerde sunduğum bu tablo ‘etkinliğe katılan Bakanlık Müsteşarımız’ bu Makro rakamları hayretle karşıladı. Kendisinin “bu rakamları nereden buldunuz?” sorusuna karşılık “resmi rakamların toplamını alıp gelecek yılları da tahmin ederek” deyince, tekrar hayret etti. Fakat şimdi bakınca, turist sayısında “222’nin 195 (%85) ve 285’in de 220 (%77) olarak gerçekleştiğini görebiliyoruz. AMA: Detaylı Ar-Ge ile geleceği görebilmek mümkün iken, yetkililerin ‘rüya rakamlarını hedef olarak beyan ettiği’ bir ülkedeyiz..
Türkiye Turizm Stratejisi kavramı “ülke çapındaki turizm gelişmelerini her yönden takip ederek ‘planlı ve disiplinli yönetim destekleri’ sağlamak üzere devreye sokulan” ve uygulamada kontrolsüz gelişmeleri engelleyip düzenleyebilecek bir Makro PLANLAMA Yöntemidir. Fakat 2007’de resmen yürürlüğe girmesine rağmen, son 11 Yıldır fiilen uygulanamamış olması sonucunda, hızlı gelişen turizm çarklarında ortaya çıkan uyumsuzluklar da, gelişmelerle birlikte büyüyerek devam ediyor.
Oysa bu çalışmaların temel amacı, meşhur Özal’ın 1.Hamle dönemindeki aşırı hızlı gelişmeyle ortaya çıkan yapısal sorunları hemen yoluna sokabilmekti. Son olarak 4 Ay önce ve Kasım’daki 2.ŞURA’da ise ‘durmuş planlama çalışmalarını tekrar hızlandırma’ kararları alındı ve uygulama için resmi karar ve örgütlenme çalışmalarının bu aylarda bitmesi bekleniyor.
PEKİ- BUNLAR TURİZMDE NELERİ ve NASIL DÜZELTİR?
Günümüzde son 15+ yıldır sürekli kan kaybeden turizmi görerek, yılların birikimiyle oluşan kötü piyasa koşullarını oyuncu veya seyirci olarak yaşamış olan Gençlerimiz, elbette yükselen turizmin getireceği piyasayı da hayal bile edemiyor? Zaten sürekli ‘bugünü kurtarıp yarınları için de önlerini göremeyen turizm erbabımızın da’ artık pek dayanacak hali kalmamış durumdadır. Kan kaybetme sürecinde, eldeki tüm kar marjlarını tüketen ve ‘personel maaşlarını da tasarruf edebilmek uğruna fiilen eritmiş olan’ Mikro turizm işletmelerimiz için, Makro perspektifler filan ‘pembe hayaller hükmünde’ kalmaktadır.
Son yılların gelişmelerinde en hazin ve kritik önem taşıyan bölümü de ‘eldeki yetişmiş elemanları bile tutamayan” ve çaresizce diğer sektörlere veya yurt dışına kaçırmak zorunda kalan Mikro işletmelerimizdir. Şimdiki ‘dibe vurarak yüze çıkma senaryosunda’ Personel ve Hizmet kalitesinde oluşan bu boşluğun nasıl giderilmesi gerektiğinin, sağlam bir çözüm ve yönteminin olmamasıdır. Kendi halinde 2-3 yılda yerine oturabilecek olan ‘personel kalitesi toparlanma sürecinin’ Devlet teşvikleriyle öncelikle desteklenmesi ve bu uygulamanın acilen ‘bu yıl yerine oturtulması ihtiyacı’ mevcuttur.
Aksi takdirde, zaten Dünyada adı ‘ucuz ülke olarak’ tescillenmek üzere olan Türk Turizminde, bir de ‘hizmet kalitesinde ciddi bunalımlar ve yaygın piyasa sorunları çıkarsa, son kesitte konuşulan ‘5 yılda fiyatları eski düzeye çıkarmak’ niyetleri de 10-15 yılda bile zor yerine gelebilir. Fiyat ve kalite kurtarmak ötesindeki asıl paralel sorun ise “Bölgesel ve Ülkesel olarak İMAJ ve İTİBAR tamiri” ihtiyacıdır. Türk Turizmi ‘özellikle TÜRSAB Bunalımları paralelinde’ Tanıtma ve Pazarlama’nın ötesi olan bu konularda ‘son krizler döneminde’ sınıfta kalmış haldedir. Fakat ‘oya işlercesine küresel çapta titiz çalışmalar yürütülmesi gereken bu alanda’ yıllardır gündeme gelen hiçbir geçerli MODEL yöntemi ve Proje hala ortada yoktur. Sadece bu konu bile- 5 Bin kişilik yeni bir iş alanı devreye sokmaya aday beklemektedir?
Çözülebilecek sorunlar (yıllardır ihmal edilerek) birikmiş olsa da, asıl ihtiyaç ‘bu konuları hızla aşacak ortamlar oluşturmak’ ve gerekirse yoktan yaratarak ‘süreçleri hızlandırıp planlı gelişim hedeflerini acilen yakalamak’ ve 5-10 yıllık toparlanma süreçlerini de 2-3 yılda yerli yerine oturtabilmektir. Zira 3.Şura ve 11.Kalkınma Planı çalışmalarıyla bu aylarda masaya yatırılan ‘teknik çalışmalarda’ bir yıllık gecikme kaybının onda biri destekle ‘katmerli performans artışları yakalama şansını gören yetkililerin ‘Maliye ve Ekonomi Bakanları başta gelerek’ Turizmin desteğine bile ihtiyaç kalmaması söz konusudur.
Sadede gelirsek- Turizmde ulusal toparlanma atılımı yapılması Kamu kesiminin fiili aktif gündemindedir ve Ekonomik ihtiyaçların turizmin döviz girdilerine ihtiyaç duyması ötesinde, Turizmin Özel kesimi de bu sürece ‘yıllardır muhtaç kalmış olarak’ mucizeler bekliyor.
Bu durumda da “genç turizmcilere ‘uyanık olarak bu gelişmeleri yakından takip etmelerini’ ve hızla yükselmesi söz konusu olan turizm piyasasında “kalifiye personel ücretlerinde 3-5 kat artışlar olabileceği” gerçeğini dikkate almalarını dilerim. Belki daha da önemlisi “kariyer fırsatlarında ‘kendini yetiştirip uzmanlığını iş başında ispatlayan elemanları’ Avrupa standartlarının üzerinde gelecekler beklediğinin” de altını çizerek “çok bilinçli hareket hareket edip akıllıca kararlarla tecrübelerinizi yaşam içinde geliştirme fırsatlarını kullanmanızı” şiddetle öneriyorum.
Şahsen başımdan geçen bir ‘yükseliş dönemi hatırası’ özeti: 30 yıl önce tüm otel personelime piyasadan %10-15 fazla ücret ödediğim bir kesitte, patrondan onay alarak ‘tüm şef ve müdürlere dövize endeksli maaş uygulamasına geçince’ piyasa şok oldu. Fakat bu hızlı atılımın nedeni ‘hizmette önde gelen itibarlı işletmememizin personelinin yarısını, yeni açılacak otellerin kapacağını’ bilinçli olarak ön görebilmekti. Böylece “hem bu işlemin maliyetinden daha büyük kazançları kolayca sağladık, hem de imaj ve itibar yükselterek ‘en baba reklamlarla sağlanamayacak olan’ kalıcı kazanımlar elde ettik.
YENİLİKÇİ DEĞİŞİMLE OLUŞAN FIRSATLARA DİKKAT
Son yıllarda bir yandan verimlilik ve kan kaybederken, turist sayısında büyüdüğünü ve hatta Şampiyon olduğunu zanneden turizm camiası, krizler sonrasında ‘devletten turizm için ne talep edileceğini’ bile aralarında konuşamayan bir ‘kriz yönetiminde gaflar süreci’ yaşadı ve hiç kimsenin beğenmediği ‘verilen devlet teşvikleriyle’ de, bu günlere gelindi. Fakat şimdi heyecanla ve çeşitli içi boş hedeflerle beklenen yeni sezon gelişmelerinde, piyasada hiç kimse yarınlarından emin olmayan bir şekilde, yeni atılımlar yapamadan ‘kendiliğinden oluşacak hareket ve bereketler’ beklemektedir.
Zira oyunun kuralı şöyle işliyor: İşine hâkim olarak piyasadaki hızlı değişime de ayak uydurabilenlerin hata payı azalıyor ve daha sağlam kararlarla daha başarılı olma şansları artıyor.
Bu bakımdan “özellikle düzenin alt-üst olduğu krizli dönemlerde” Kriz-YÖNETİMİ ile çözümler bularak durumu düzeltmek çok mümkündür. Ancak bu teknikleri ‘ortak-akıl dayanışması ile birlikte üretip uygulamayınca’ da durum doğal olarak KERİZ-Yönetimine dönüşüyor. Bulanık sularda balık avlamak, İşbilen için daha avantajlıdır! Ama?
Fakat bu süreçte, Sektörel STK’ların bile kendi alanlarında yemekli sohbet toplantıları yapmaları ve aynı yorumları tekrarlayan ‘temcit pilavı demeçleri’ vermeleri dışında ‘ArGe destekli Stratejik yorumlar ve Medya destekli tanıtım projeleri gibi ihtiyaç duyulan somut konular ve proje gündemleri, artık iyice unutulmuştur.
Bu konularda en büyük hizmet ise “mevcut sivil toplum çalışmalarında ortaya çıkan söz konusu eksiklikleri giderecek tarzdaki ‘bilinçli ve tutalı gönüllü hizmet’ destekleridir. Çevrenizdeki UYGUN GÖRDÜĞÜNÜZ HER TÜRLÜ DERNEKLERE KATILARAK ‘ORTAK KATKI ÜRETİMİNDE YER ALMANIZ’ ŞİDDETLE TAVSİYE OLUNUR..! Böylece hem kariyer gelişiminde ufkunuzu genişletip, hem de toplumsal katılım bilincinizi de güzelce geliştirirsiniz.
Turizm hayatıma 1970’lerde TC Turizm Bankası AŞ bünyesinde “ülkesel planlama yapmak üzere yeni kurulan” FPG- Fiziksel Planlama Grubu’nda ‘ekonomist araştırmacı’ olarak başlayıp, Dünya Bankası uzmanlarından uygulama içinde öğrenme şansını yakaladığım PLANCI MAKRO ANALİZ TEKNİKLERİNİ hayatım boyunca her konuda uyguladım.
Bu açıdan “Mikro İŞLETMELER ile oluşan piyasada MAKRO Düzenin nasıl çalıştığı konusu” hayati bir mesele olmasına rağmen, hala idrak edilemiyor ve Mikro veya Makro düzeylerde devreye alınamıyor. Fakat SÜREKLİ YAŞANAN HAYAT GİRDAPLARDAN KURTULMANIN YÖNTEMİ- Öncelikle USTA YÜZÜCÜ OLMAK Değil midir?
Son kesitte Türk Turizmi’nin içine düştüğü Doğal AFETLER’den kurtulabilmenin yegâne yolu da ’16 yıl önce 2.ŞURA’da alınan kararlarla niyet edilen 2.HAMLE ile yıllardır patinaj yapan Makro*STRATEJİK PLANLAMA Yöntemleridir.
Bu yazımız “turizmci gençler’imize (hayatta olmasına rağmen pek bilinmeyen ve kullanılmayan bu) MAKRO*Bakış ve ANALİZ Yöntemlerin varlığını ve önemini duyurmak ve tanıştırmak amacıyla yazıldı. Yönetici özeti olarak ‘sadece giriş niteliğinde’ olan TURİZMCİ GENÇLERE BRİFİNG Yazımız derinlemesine sürdürülecektir. Bizi izlemeye devam edip, Yenilikçi BİLGİ ve MORAL Bulmanızı temenni ederek, Başarılar dilerim. #TurizmdeÇÖZÜM =Piyasaya*MESAJLAR= €-Makro-MEDYA = Güncel konularda MAKRO*Bakış işliyor: https://www.facebook.com/groups/turizmakdenizgazetesi/
KAYNAK: https://www.linkedin.com/pulse/turizmde%C3%A7%C3%B6z%C3%BCm-gen%C3%A7lere-moral-zafer-cengiz/