İSTİHDAM TURİZMİ
Ayaklarım geri geri gitmeye başladı. Oysa ki ne kadar da çok istemiştim bu işe girmeyi. İlk iş görüşmesine çağrılmak için arandığımda dünyalar benim olmuştu. Nasıl hazırlandığımı, saatlerce kıyafet seçemediğimi, mülakat odasına ilk girdiğimde kalbim yerinden çıkacak gibi hissettiğimi hiç unutmuyorum. İki yıl içerisinde nasıl bu hale geldim hala anlayamıyorum. Yıllarca bu şirkette kalmayı, öğrenmeyi, gelişmeyi, yöneticilik yapmayı ve benden sonra gelecekler için ilham olmayı hayal ediyordum. Sadece ben de değil maalesef çevremdeki herkes benzer hissetmeye başladı. Böyle düşünecek o kadar çok gerekçemiz oluşmaya başladı ki saymakla bitmez. Bu durumu dert edenler kadar umursamayanların da olması çok üzücü. Bir de umursamayanlar karar vericiler ise durum daha da umutlarımızı kılıyor ve içinden çıkılmaz hale geliyor. Sadece bizde de değil diğer şirketlerde de durum aynı ve her yer toz duman. Yavaş yavaş şirketten kopuşlar ve ayrılışlar da başladı. Herkesin sayısız mazereti var. Ben de ne yapacağımı bilemiyorum. Yurtiçi ve yurtdışı o kadar çok fırsat var ki insanlar sürekli iş değiştiriyor. Dışarıdaki fırsatları kaçırmak istemiyorum. Herkes gitmeyi düşünüyor ve ben de bu rüzgârdan faydalanacağım.
Pazartesi – Aynı ofiste çalıştığım Öykü geldi yanıma ve kendisiyle ilgili havadisleri olduğunu söyledi. Kahve molasında görüşmek üzere sözleştik. Onu ilk gördüğümde uzun zamandır hiç olmadığı kadar heyecanlıydı ve güzel bir haberi olduğunu anlamıştım. Sessizce ve gözleri pırıl pırıl bir şekilde yanıma yaklaştı ve “Nihayet oldu” dedi. Heyecanım daha da artmıştı. “Reddedemeyeceğim bir iş teklifi aldım diyerek devam etti. Çok iyi bir pozisyon, ücreti de daha iyi ve çok iyi sosyal imkânları varmış. Çalışanlarına çok değer verdiğini de söylüyorlar. Büyük ihtimalle kabul edeceğim” diyerek devam etti. Her şeyin daha iyi olacağına inandığını ve yeni işe başlamak için sabırsızlandığını da ifade etti. Arkadaşımın ne kadar şanslı olduğunu ve benim de iş arayışı konusunda daha kararlı olmam gerektiğini düşündüm. Baksanıza işe başlamayı bırakın teklifi bile ne kadar mutlu ediyordu insanı!
Salı – Ofiste kıpırdanmalar var. Herkes işinden çok iş arayışına odaklanmış. Kimisi arayışlarını paylaşıyor, kimisi laf almaya çalışıyor, kimisi ise gizlice kendi sürecini yönetmeye çalışıyor. Bugün yeni bir haber var. Pazarlama bölümünde çalışan Kaan da istifa dilekçesini vermiş. Yüzü mutluluktan şekil değiştirmiş gibi sanki. Duyduğumuz kadarıyla yurtdışı merkezli uluslararası bir teknoloji firmasına gidiyor. Duyanlar çoktan etrafını sarmaya başlamış. Herkes bilgi almaya ve kendisi için de yer olup olmadığını öğrenmeye çalışıyor. Kaan da brifing verir edasında ballandıra ballandıra anlatıyor. Döviz cinsinden maaşlar, uzaktan çalışma, prim ve yan haklar haberleri havalarda uçuşuyor. Herkesin dengesinin bozulmaya başladığını rahatlıkla görüyorum. Benim de durumum farklı değil. Gittikçe paniklemeye başladığımı hissediyorum. Kesinlikle benim de bir çıkış yolu bulmam lazım. Herkes hareket halinde ve benim de zamanım daralıyor.
Çarşamba – Aynı günde aynı bölümden üç kişinin daha ayrılış haberi geldi. Yurtdışı fırsatı değerlendirmişler ve bavullarını toplamaya başlamışlar bile. Artık kahve molalarının gündemi yetmiyor yemek molalarında da herkes olan biteni anlamaya ve haber kaçırmamaya çalışıyor. Sanki biri yangın var demiş ve herkes gördüğü ilk çıkış kapısına koşuşturuyor gibi. İnsanlar gitmek için ayrılmıyor sanki ayrılmak için gidiyor gibi. Bana hala gelen çok ciddi teklif yok ve bu şirketin de değişeceği yok. Yurtdışına gidecek grup eşleri için iş ve çocukları için okul ayarlama derdine çoktan düşmüşler bile. Gidecekleri yeri öyle güzel anlatıyorlar ki sanki kendi şirketlerinden intikam alır gibi davranıyorlar. Fırsat buldukça sonunda bizim de kıymetimizi bilen çıktı der gibi mesaj veriyorlar yönetime. Yönetim hala sessiz ve hala hareketsiz. Acaba yıllık izin mi alsam daha ciddi iş aramak için. Gizli bir rekabet var çalışanlar arasında ve iş kabulü almadan kimse kimseye bilgi vermiyor. Allahım yardım et lütfen ve en kısa zamanda benim de kısmetim çıksın der gibi dua ediyorum.
Perşembe – Şirketin kayıp oranı geçen yılın dört katına ulaşmış haberi geldi bugün. Durum vahim ve bu şartlarda daha fazla devam edemeyebilirler. Böyle bir belirti yok ama benim tahminim bu yönde. Bugün de bazı yöneticilerin ayrılış haberleri gelmeye başladı. Çok iyi şirketlere çok iyi pozisyon ve tekliflerle gidiyorlarmış. Gerçekten çalışanlarımız çok gözde ve çok iyi şirketlerde kendilerine çok iyi yer bulabiliyorlar. Giden yöneticilerimizin de çok kıymetli olduğu söyleniyor. Salgın gibi bir duruma dönüştü. Sadece bizim şirket için değil diğer şirketlerde de aynı durumların yaşandığını duyuyorum. Çalışan aidiyeti ve memnuniyeti ile ilgili sosyal medyada çok fazla şey paylaşılmaya başlandı. Yeni çalışma şartları ve modelleri konusunda çok fazla paylaşım ve maalesef bir o kadar da karmaşa var. Kimse yerinde durmuyor ve sanki koltuğuna oturmadan başka koltuklara göz kırpıyor. Ben ise hala göz kırpacak bir koltuk arayışındayım. Umudum tükenmeye başladı. Bu şirkette kalıp yaşlanmaktan korkuyorum. Gerçi son dönemlerde şirketimiz ile de ne olup bittiğini takip etmeye bıraktım. Bazı olumlu haberler duyar gibiyiz ama gözümüz kapıda olduğu için çok önemsemiyoruz. Benim için zor günler başlıyor. Fırsatı kaçırdığım tartışmasız bir gerçek!
Cuma – Kulaklarıma inanamıyorum. Bugün bizim bölümde yeni biri işe başladı. Uzaylı gibi herkes etrafını sarmış ve nasıl böyle bir hata yaptığını sorgular gibi sorular soruyorlar. Biz onun gelmesine şaşkınız, o bizim durumumuza daha şaşkın. Eski şirketini anlatıyor sanki bizim şirketimizi anlatır gibi. Uzun zamandır gönlünün şirketinden koptuğunu ve arayışta olduğunu ifade ediyor. Bizim şirketimizden teklif alır almaz hemen kabul etmiş. Neden kabul ettiğini sordu biri. Bizim sahip olduğumuz imkanları işi kabul ediş gerekçesi olarak bize büyük bir mutlulukla anlatıyor. Bir de daha ne olsun diye bitirmez mi! Herkesin kafası karıştı. Bu işte bir yanlışlık olmalı! Bizim kaçmaya ve kurtulmaya çalıştığımız yer başkalarının hayali ve kurtuluşu olmuş. Bizim dışarıda aradıklarımızı o kişi bulmak için bizim şirkete gelmiş. Sahip olmadıklarımız sahip olduklarımızın önüne geçmiş olabilir mi acaba? Peki o zaman neden herkes iş değiştirmeye çalışıyor. Herkes yanılmış olabilir mi bilemiyorum. Umutsuzluğum bugün kafa karışıklığına dönüşmeye başladı. Dışarıya bakmaktan içeriyi mi göremiyoruz acaba? Dışarıdaki bu değişim rüzgârı bize zarar mı veriyor acaba? Burada bir çıkış yolum olup olmadığını düşünmeyi çoktan bırakmıştım. Yeniden denesem mi acaba?
Sadece iş değiştirmiyorsunuz unutmayın! Hayatınızı da değiştiriyorsunuz! İşe hayat olarak bakmak gerekiyor öncelikle. İş değiştirmeden başka çözüm olabilir mi acaba? Dışarıdaki iş arayışından önce içeride çözüm arayışını tamamladık mı acaba? Belki de iş değişikliği sizin için en doğru karar olmayabilir. Emin misiniz? Kaçmaya çalıştığımız yer kadar varacağımız yeri de sorguluyor muyuz acaba? Bugünlerde istihdam turizme dönüşmüş ve herkes turist olmaya çalışıyor. Turizm ilanları kadar iş ilanları da konuşulmaya başlandı. Tüm çalışanlar işte deniz, kum ve güneş olan bir hayat arıyor. Beş yıldızlı tatil ilanlarından çok beş yıldızlı iş ilanları karşımıza çıkıyor. İş değiştirmeden önce kendi değişiminden emin olmak gerekir. Yeni iş hayal edip gittiğin yer değildir, vardığın yerdir ve bu varışın kalitesi yıllar sonra geçmişe dönüp baktığında yani muhasebe yaptığında ortaya çıkar. Bu muhasebe mali değildir; vicdanidir, değer odaklıdır ve anlam arayışıdır. Maalesef telafisi de yoktur.
Başkası yaptığı için mi yoksa gerçekten kendi ihtiyacınız olduğu için mi istiyorsunuz?
Emin misiniz?
HİKAYEDEN DERSLER
- Kendini bulmadan iş arama!
- Başkaları yapıyor diye iş arama!
- Sahip oldukların ile hayal ettiklerinin muhasebesini yapmadan iş arama!
- İçeride mücadeleni tamamlamadan dışarıda iş arama!
- İlk sorunda, ilk fırsatta iş arama!
- Taleplerini dile getirmeden ve geri bildirim vermeden iş arama!
- Gideceğin yerden emin olmadan ayrılma!
- İş ortamı sana sağlanan imkânlar ile sınırlı değildir, senin o imkânları kişiliğin ve yetkinliklerin ile yapılandırman sonucu oluşur. Muhasebeni yapmadan ayrılma!
- İşte şikâyet ettiğin ortam şirketin davranışlarının sonucu ya da senin davranışlarının sonucu olabilir. Eğer ikincisi ise nereye gidersen git şikâyet ettiğin ortam seni hiç yalnız bırakmayacak. Şirketler değişir, sorunlar değişmez. Emin olmadan ayrılma!
- Kendi işinde “sitemkâr” olanlar gittiği yerde “sistemkâra” dönüşüyorsa, kendi şirketinde “talepkâr” olanlar gittiği yerde “tatminkâra” dönüşüyorsa; değişmesi ya da değiştirilmesi gereken acaba iş mi? Bu soruyu içtenlikle cevaplamadan ayrılma!
- Hepsine cevabın OK ise işte şimdi iş arayabilirsin, zamanı gelmiştir.
- Ya sizin dersleriniz
Prof. Dr. Hakan Karataş
KAYNAK : HAKAN KARATAŞ